27 Mayıs 2020 tarihli yazımda, Türkiye’de Covid-19 sebebiyle Çin’e karşı açılan davaların öncelikle yabancı devletin yargı bağışıklığı kuralları ekseninde tartışılması gerektiğini belirterek yaptığım değerlendirmede, Çin’in ilgili davalarda yargı bağışıklığı olduğu sonucuna varmıştım. Ancak davaların açıldığı Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinde hakimlerin durumu farklı yorumlayıp davaları kabul etme olasılığına da dikkat çekmiştim. İşbu halde, bağışıklık meselesinin sona ermediğini, ilgili kararların icrası bakımından Çin’in  cebri icra bağışıklığının tartışılması gerektiğinin altını çizmiştim. İşbu makalede bu kez Çin’in yargı bağışıklığının reddedilmesi ve davaların kabul edilmesi olasılığında, neden ayrıca cebri icra bağışıklığının tartışması gerektiğini ve tartışmanın kapsamını açıklamaya çalışacağım.

            Öncelikle belirtmek gerekir ki yabancı devletin yargı bağışıklığı ve cebri icra bağışıklığı, devletlerin egemen eşitliği ilkesinin somut bir uygulaması olarak ortaya çıkmaları sebebiyle benzerlik göstermektedir İlgili durum, yabancı devletin yargı bağışıklığının olmadığının tespitinin, otomatik olarak ilgili devletin cebri icra bağışıklığının da olmadığı gibi bir sonuca varılmasına sebep olabilir. Ancak gerek uluslararası hukuk gerek Türk Hukuku uyarınca, davalı yabancı devletin yargı bağışıklığı ile cebri icra bağışıklığı farklı kurumlardır ve  her bir bağışıklık türü aynı somut olayın yargılama aşaması ve icra aşamasında ayrı ayrı ele alınmalıdır. 

         Cebri icra bağışıklığı, devletin mülkiyeti altında bulunan malların aranmaması, el konulmaması ya da tedbire konu olmamasını içermektedir. Nitekim bu yasağın kapsamına devletin banka hesapları da girmektedir. Amacı, yabancı devletlerin forum devletlerindeki malvarlığını koruma altına almaktır. Önceleri, işbu kural mutlak olarak uygulanırken, devletlerin özel hukuk ilişkilerinde aktif rol alması, cebri icra bağışıklığının da sınırlı olarak uygulanması sonucunu doğurmuştur. (Sınırlı cebri icra bağışıklığı, sınırlı yargı bağışıklığı kadar genel geçer bir uygulama değildir. Genel olarak Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukuk sistemleri, sınırlı cebri icra bağışıklığı kuralını uygulamaktadır.)

Uluslararası hukuk bakımından cebri icra bağışıklığı, yargı bağışıklığının da düzenlendiği, 1972 Devletin Yargı Bağışıklığına Dair Avrupa Sözleşmesi’nde (1972 Avrupa Konseyi Sözleşmesi) ve 2004 Devletlerin ve Mallarının Yargı Bağışıklığına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde (2004 BM Sözleşmesi) yer almaktadır. 1972 Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde, cebri icra bağışıklığı sınırlı bir şekilde düzenlenerek devlet mallarının alıkonulması ya da geçici tedbire tabi tutulmasının, devletin yazılı izni olmadıkça, yasak olduğu öngörülmüştür.

         2004 tarihli BM Sözleşmesi’nde ise cebri icra bağışıklığı daha kapsamlı düzenlenmiş, devlet mallarının cebri icra bağışıklığı açısından ikili bir ayrım yapılmıştır. Buna göre, davalı devletin forum devletinde bulunan ve ticari olmayan amaçlarla kullanılan malları, gerek yargılama öncesi ihtiyati tedbirlerden gerek yargılama sonrası hükmün icrası için uygulanacak icrai prosedürlerden bağışık tutulmuştur. (Madde 18 ve 19). Sözleşme aynı zamanda, yabancı devletin forum devletinde bazı mallarının, ticari amaçla kullanılan mallar  kapsamında değerlendirilemeyeceğini düzenlemiş, işbu malları forum devletinin yargılama ya da hükmün icrasına ilişkin uygulamalarının kapsamı dışında bırakmıştır. İlgili madde uyarınca;

– yabancı devletin diplomatik ya da konsolosluk misyonlarının, uluslararası örgütler nezdindeki misyonlarının ya da uluslararası konferanslar nezdindeki delegasyonlarının kullanımına özgülenmiş, banka hesapları da dahil olmak üzere, mallar,

  •  askeri faaliyetlerde kullanılmak ya da kullanma niyetiyle özgülenmiş mallar ya da askeri mallar,
  •  devletin merkez bankasının ya da diğer mali kuruluşlarının malları,
  • devletin kültürel mirasını oluşturan ya da arşivinde bulunan ve satışa çıkarılmayan malları,

– bilimsel, kültürel veya tarihi bir değeri olan satışa çıkarılmamış veya satma amacında olunmayan bir malın parçasını oluşturan objeler, forum devletinin icrai prosedürlerine konu olamayacaktır.

         Türk Hukuku’nda, yargı bağışıklığının aksine, yabancı devletin cebri icra bağışıklığına ilişkin bir düzenleme söz konusu değildir. İşbu durum, İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 82. maddesinin, yabancı devletin cebri icra bağışıklığı açısından değerlendirilmesi gibi bir sonuç doğurmuştur. İİK’nın ilgili maddesinin, Türk devletinin mallarına mutlak bağışıklık tanıması, yabancı devlet mallarının da mutlak olarak cebri icra prosedüründen bağışık tutulması yaklaşımını ortaya çıkarmıştır. Ancak bu yorum gerek bazı yazarlar gerek Yargıtay tarafından reddedilmiştir. Özellikle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24.05.2004 tarihli ve  2004/6469 E., 2004/13007 K. sayılı kararında, İİK’nın 82. maddesinin Türk hukukuna özgü olduğu ve yabancı devlet mallarının bu haktan yararlanamayacağı ifade edilmiştir. Yargıtay, uluslararası hukuktaki sınırlı icra bağışıklığı yaklaşımını benimseyerek yabancı devletin cebri icra bağışıklığının, cebri icraya konu olan yabancı devlet mallarının maliyeti ve kullanım biçimi açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. İşbu nedenle de ticari amaçla kullanılan yabancı devlet mallarının cebri icra konusu olabileceği sonucuna varmıştır.

Somut olaya gelecek olursak, Covid-19 sebebiyle Çin’e karşı açılan davalara ilişkin çıkan haberlerde, genel olarak yargılama süreci hakkında bilgilendirme yapılmış, tespit edebildiğim kadarıyla tek bir haberde “Çin’in ülkemizde ve uluslararası dolaşımdaki değerleri üzerinden” tahsilat yapılmasının planlandığı, ilgili davanın avukatı tarafından belirtilmiştir. (Bkz. Türk Avukatlardan Koronavirüsün Yayıldığı Çin’e Dava”, https://www.cnnturk.com/turkiye/turk-avukatlardan-koronavirusun-yayildigi-cine-dava et. 17.06.2020) İşbu durumda, yargılama sonunda davaların kabul edilmesi halinde, Çin’in haberde bahsi geçen malvarlığının icraya konu olabilmesi için,  cebri icra bağışıklığının gerek uluslararası hukuk gerek Türk Hukuku uyarınca ayrıca değerlendirilmesi gerekir.

İlk husus Çin’in Türkiye’de bulunan malvarlığı açısından cebri icra yargı bağışıklığının varlığının, Türk hukukunda benimsenen yaklaşıma göre belirlenmesidir. Buna göre, cebri icraya konu olabilecek malvarlığının öncelikle ticari amaçla kullanılıp kullanılmadığının değerlendirilmesi yapılacaktır.

İkinci husus ise Türkiye’de kabul edilen tazminat davalarının, üçüncü bir devlette nasıl icra edileceği konusudur. Çin’in üçüncü bir devlette bulunan malvarlığının cebri icraya konu olabilmesi için, Türk mahkemelerinin verdiği kararların ilgili üçüncü devlette tenfiz edilip edilemeyeceğinin öncelikle tespit edilmesi gerekecektir. İşbu tespit, icra takibi yapılması planlanan her ilgili devlet bakımından ayrıca yapılmalıdır. Çin’in cebri icra bağışıklığı ise ikinci aşamada devreye girecek ve Çin’in ilgili devlette bulunan malvarlığına karşı icra takibi yürütülüp yürütülemeyeceği, ilgili üçüncü devletin cebri icra bağışıklığına ilişkin iç hukuk kurallarına göre belirlenecektir.

Sonuç olarak cebri icra bağışıklığı, Covid-19 sebebiyle Çin’e karşı açılan davalarda yargı bağışıklığından sonra tartışılması gereken diğer önemli bir konudur. Yaptığımız değerlendirme sonucunda, Çin’in Türkiye’deki malvarlığı, gerek uluslararası hukuk gerek Türk hukuku açısından, ilgili malvarlığının ticari amaçlarla kullanıldığının tespiti halinde cebri icra konusu olabilir. Çin’in üçüncü devletlerdeki malvarlığı ise, Türk mahkemelerinin verdiği kararların ilgili devlette tenfizi olağanının bulunması ve ilgili devletin cebri icra bağışıklığına ilişkin iç hukuk kurallarının cevaz vermesi halinde cebri icra konusu olabilecektir. Aksi durumda, Çin’e karşı açılan davalarda davacıların tazminat talepleri kabul edilse bile, tazminatların fiilen tahsil edilmesi mümkün olamayacaktır.

Sağlıkla kalmanız dileğiyle,

Yararlanılan Kaynaklar

Erdem, M. (2016). Devletin Jus Cogens Kurallara Aykırı Faaliyetleri Kapsamında Yargı Bağışıklığı Kurumu (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Fox, H., Webb, P. (2013). The Law of State Immunity, Third Edition, UK: Oxford University Press.

Hasırcı, H. (2014). 1982 Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmes Çerçevesinde Devlet Mallarının Haczedilmezliği, Prof.Dr. Ejder YILMAZ’a Armağan, C.1, Ankara : Yetkin Yayınları. 

TAŞPINAR, S. (1994). Borçlunun Bazı Mallarının Haczedilememesi ve Nedenleri (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara : Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Yang, X. (2012). State Immunity in International Law, UK: Cambridge University Press.

NOT: Çin’in yargı bağışıklığı sebebiyle Türk mahkemelerinde yargılanamaması, devletin yargı yetkisiyle alakalıdır ve mağdurların Türk hukuk düzeninde bir sonuç almasının önüne geçer;  devletin sorumluluğunu bertaraf etmez. Türk hukuk düzeninde sonuç alınamaması halinde, konunun tamamen kapanmadığını; Çin’in uluslararası hukuk düzenindeki sorumluluğunun değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir sonraki yazımda bu kez, Çin’in Covid-19’un yayılması sebebiyle uluslararası sorumluluğunu, işbu sorumluluğun olası gerekçelerini ve uygulanabilecek yaptırım sistemini tartışmak niyetindeyim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz